Post-Modern Nomad’in Eteginden Dokulenler
Universitede icinde bulundugum durumu somutlastiracak bir kavram aradigim, nasil bir sey yapacagimin veya nasil bir seye donusecegimin cevabi pesinde kostugum bir donem olmustu. Bu surecin sonucunda aklimca bir kavram uretmis ve kavram uzerinden yaptigim arastirmalar sonucunda da karsima Stirner cikmisti. Okudugum tanimlama ve aforizmalar, Stirner’in buyusune kapilmama ve beni ifade edip anlatiyormus gibi hissetmeme sebep olmuştu bir sure. Bunun gerekcesine deginmek ve de anlatmak istiyorum:
O zaman ki kendiligini korumak, kendini kiymetli olarak insa etmek; kendini degerli gorme ihtiyacinda olan ve bu ugurda carpismayi hakli goren bir insandim. Kendimi yeterince sevip sevmedigim hep supheli olmus; hatta sevmedigim bir donemden de gecmistim. Kendilik kiymeti karsidaki donute gore sekillenen bir insandim. Burada kadin figurunun donutu cok daha kiymetli ve de onemli idi. Bu tasvirlerin icindeki ben kendi penceresinden dunyaya bakma, kendi bakis acisini kutsama ve asik olma surecine ihtiyac duydum. Bunu bir surec icerisinde yasadiklarim ile asmaya basladim ve becerdim. Artik biraz da normaliteye ve digerlerinin de hakli olabilecegi bir dunyaya yavas yavas adim attim. Ancak bu yeni durum yeni seylerin ihtiyacini da ortaya cikardi.
Yeni seylerin, yeni arayislarin ve yeni deneyimlerin hatta tanimlamalarin ihtiyacini duydugum bugunlerde; gecen gun tam da dogru cevap olusturduguna inandigim bir kavramla karsilastim. Post-Modern Nomad kavrami hakkinda arastirma yaptiktan sonra Flusser ile ilgili makaleyi bulmus, oradaki bir kac tanimi okumus biri olarak bir parilti zihinde belirdi. Universitedeki Striner ile karsilasinca yasadigim hissiyat tekrardan vucut buldu.
Makaleyi okuyup, ‘aha’ dedirten; benzerlik kurduran bir yere geldim. Flusserci oluverdim bir anda. Ozellikle Flusser’in nomadi yerlesme derdi olmayan; tam tersine surekli arayis icinde olan ve arananin bulunmasindan sonra sureci tamamlamaktan ziyade yeni arayislara baslayan; bulundugu yere kok salmayan ve yolun ustunde olmayi tavir edinen tanimi benim hayat orgutlenmemi tanimlamis gibi hissettim. Bunu kalicilasmaktan; var olmak veya yerlesiklesmekten kacmak olarak tanimlayabiliriz. Benim nomad olarak hissetmemin sebeplerini biraz sayayim.
Her yerlesiklik biraz da vazgecmedir. Lacan’in sembolik kastrasyonu gibi kendinden feda etmedir. Olabileceklerden feda etmedir; hayal kurmanin feda edilmesidir. Ornegin 50 yasinda bir kadinin egitime donmesi veya 3 cocuga bakmakla yukumlu yasli bir erkegin yeni bir yasam kurmasi yerlesik bir hayatin icerisinde yasiyorken pek de mumkun degildir. Yerlesik olmak beraberinde kok salmayi getirir ve bu kok salma yukumlulukleri de beraberinde getirir. O yukumlulukleri yerine getirmek icin kendinden feragat etmeye baslaman gerekir. Ben ise bu feragati yapmaktan her zaman kacindim. Canim da istemedi; en temelinde yatan seylerden birisi de asimile olma korkusuydu.
Asimile olmak; benligimi kaybetmek; kim oldugumu fark edip deneyimleyememek korkulari beni yerlesmeye ve uyumlanmaya dair cabada alikoydu. Bir tanidigim ile; bulundugum ortamin +1i olarak bulunmaktan sikayetimi paylastigimda; benim tavirlarimdan benim +1 olarak konumlanmak istedigimi anladiklarini soylemisti. Haklilik payi olabilir. Asimilasyon ve kendiligini kaybetmenin bana hatirlattigi sey; yatay/es olabilecek iliskinin hiyerarsik hale donmesi ve asimile edilenin alt kademede olmasidir. Bunu; dogam, yapim itibari ile her ne durumda olursun kabul edemiyor ve de bununla barisamiyorum. Benim icin yerlesikligin en problematik yanlarindan birisi de budur. Bu yuzden karar alma mekanizmalarinda ogrendigimiz kaliplari temel almaktan ziyade duygularimi temel alarak davrandigim olmustur. Geleneksel mi yoksa duygusal mi davranmanin daha dogru olduguna girmeyecegim cunku bunu bir yaklasim meselesi olarak goruyorum. Yaklasimlar arasinda haklilik veya haksizligin belirlenemeyecegine inanan birisiyim.
Benim dünyamda yapi her zaman bireyin aleyhine calisan, bireyi onceliklendirmeyen, kendisinin var olabilmesi adina bireyi feda etmekten cekinmeyen bir varliktir. Varsayimim her zaman doga geregi birey ve yapinin zit kutuplarda ve birbirleri ile rekabet icinde olduklari, bu rekabetten kaynakli olarak birbirlerini etkileme ve de tahakküm kapasiteleri oldugudur. Aslinda yasam bireyin icinde bulundugu yapi ile arasinda bir catisma olup yapi ve bireyin digerini ne kadar etkileyebilecegine dairdir. Aralarinda kavga olarak gordugum yapi ve birey arasinda her zaman taraf tutmus ve bireyin yaninda saf almisimdir. İcinde bulundugu yapi ile bireyin arasindaki bu mucadele her zaman var olan bir olgudur ve yapinin kapsadigi her bir birey ile kurmus oldugu iliskinin boyutu ve derecesi de farkliliklar icermektedir.
Bu iliskinin bir benzerini bir inananin ideolojisi/dini ile arasinda kurdugu iliskide de her zaman gormus ve de dusunmusumdur. İnananin inanci, teslimiyeti, tevekkulu ve de kaderciligi bir yandan da beni her zaman etkilemistir. Bu ikisi bana paradoksal gelmistir: inananin bir yandan en iyisini isterken; bir yandan da alacagi seye her turlu razı olmasi. Pesinen razi olunan, yani sonuca ve verilen hukme mudahale elde etme kabiliyetini rededen denklemin icerisinde en iyisini arzulamak gereksiz bir aksiyondur, yani bir nevi israftir. Cunku arzu zaten secenekler arasinda birinin secilip istendigi icin ortaya cikar, diger seceneklere de pek de razi olunamadigi icin o arzu edilir, bu da aslinda bir yandan razi olunmayan durumlarin oldugunu da ortaya koyar. Bununla beraber gelen durgunluk, sakinlesme ve de yerlesiklik halinin hayatlarini, duygularini ve hissiyatlarini biraz daha iyi bir noktaya dogru evrilttigine sahit olmusumdur.
Hayatimda donusum, degisim istedigim, buna dair adim da attigim donemdeyim. Aslinda simdiye kadar yaptiklarimi, yuruttuklerimi, kavgalarimi, tartismalarimi ve de kovaladiklarimi dusunuyorum ve su soruyla yaziyi bitirmenin anlamli olacagini dusunuyorum: Insan neden degisim ister? Cunku yasanilan hayal kirikliginin, dusen motivasyonun toparlanabilmesi ve de ilerlemeye dair cabanin desteklenebilmesi icin degisim ister. Beklenti, vaad edilen ve ciktilar tutmamis olabilir. Degisim, bir seylerin tatmin etmediginin fark edilmesi, anlamlandirilmasi ve bunun sonucunda da telafi edilmesi icin ortaya cikar. Bir seylerin miadi da dolmus olabilir. Degisim hemen sizi cagirabilir, isleri hizlandirmak veya yavaslatmak ihtiyaci dogabilir. İste buradaki surecin nasil dogru bir surec olacagini bilmek imkansizdir. Burada en iyi rol model, inananlarin izledigi yol olarak karsimiza cikmaktadir. Hem degisimden en iyisini istemek hem de cikacak her sonucu kabullenmek.